Amerika Birleşik Devletleri topraklarından Türkçe yayın yapan ilk ve tek radyo istasyonu olan  Amerika- Florida Türk Radyosu (FTR) kurucularından Sayın Sevi Sarı, aldığı ödüllerle yenilikçi, Türkiye’nin tanıtımı adına çok çaba harcayan modern bir Türk kadını olma özelliğini elde etmiştir.

Uzun zamandır Miami bölgesinde her yıl düzenlenen çeşitli festivallerde Türkiye’nin tanıtımı adına sponsorları eşliğinde ‘’Turkish Barbie’’ olarak küçüklere dağıttığı zengin hediyeler ve verdiği güzel mesajlarla küçük büyük herkesin sevgi ve saygısını kazanmış biri olarak karşımıza çıkmış bulunuyor…

1999 yılında Florida’ya yerleşen Sevi Sarı, Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk kez FM Bandından yayın yapan bir Türk radyosunun kuruculuğunu yapan ve radyonun ilk programcısı olan Sevi Sarı hiç bir tecrübesi olmamasına rağmen programı ile büyük  ilgi görmüş. Her hafta Türkiye’den bir ünlüyü konuk ederek, bir ilki gerçekleştirmiş, saatlerce  program yaparak rekor kırmıştır.

Hatta şu anda Türkiye dışında aranan bir kişi konumuna düşen Sayın Bedrettin Dalan’a Türk tarihi ile ilgili programlar yaptırıp Amerika’da yaşayan Türklere büyük bir sürpriz yapmıştır. Bunun yanında Türk Tarih Kurumu başkanı sayın Yusuf Halaçoğlu ile yapmış olduğu bir canlı yayının akabinde Halaçoğlu tarihi gerçekleri bütün açıklığı ile anlatmış ve bu gerçekler o günlerde hükümetin Kürt açılımı adı altında millete sunulan bir projenin altyapısına ters geldiği için görevinden alınmıştır..!

2009 Yılında yine bir ilk’e imza atarak Türk Dil Kurumu Başkanı sayın Şükrü Haluk Akalın’ı ABD ye davet etmiş ve çeşitli eyaletlerde yüzlerce kişinin katılımı ile düzenlediği programlarla Türkün sesini Dünya’ya duyuran başarılı Türk Kadını ödülüne layık görülmüştür.

NK- Sevi Hanim; Amerika’ya geliş sebebinizi ve gelmeden onceki uğraşlarinizi öğrenebilir miyiz?
Uzun yıllar küçücük bir ajans olarak başladığımız Ken Ajansı, Grafiks Film Stüdyolarına kadar büyüttük. 1985 yılında evlenerek eşimle birlikte başladığımız reklamcılık sektöründe çok çalıştık, çok büyüdük.

Yurt dışı seyahatlerimizden birinde, İstanbul’daki büyük deprem sonrasında, tatilimizde eşim, bir yil Miami’de  yaşama teklifimi kabul etti.

NK- Amerika’daki Ilk yillarinizi anlatabilirmisiniz?

Amacım tamamen değişik dünya kültürlerini tanımak olduğu için Türk dostlar yerine yabancılarla dostluklar kurdum. Amerika’nın bütün nimetlerinden yararlandım diyebilirim. Türkiye’de zamansızlıktan, imkansızlıktan yapamadığım her şeyi önüme sunulan her fırsatı değerlendirdim. Önce 3 senelik dil okulunu bitirdim. Daha sonra kolejle birlikte piyano, golf, tenis, uçuş ve ailece büyük tutkumuz olan yelkencilik dersleri aldım. Sabah evden çıkıp akşam 9’dan önce eve giremiyordum.

NK- Bize Turkish Barbie’yi anlatabilir misiniz?

Bir dostumuzun küçük kızının partisinde bulunamayan Barbie yerine Barbie kıyafetine büründüm. Partidekilerin hiçbiri beni tanıyamadı. Bu işi Türkiye’nin tanıtımı adına yapmaya karar verdim. Daha sonra bunu kullanarak büyük festivallerde ve özel günlerde büyük sponsorlar eşliğinde Amerikalı ve Türk çocuklara hediyeler dağıtarak Türkiye’yi tanıtma adına kullanmaya başladım. Türk basınında hatta Çin gazetesinde Turkish Barbie olarak konu oldum. Son olarak Doğukan ve Batıkan Manço’yu da alarak Barış Manço adına çocuklara tanesi 350 dolarlık I-podlar dağıttık ve çocukları Küresel Isınma ile ilgili mesajlar verdik.

Son Barbie programından sonra Türk lobisinin Amerika’da çok zayıf olduğunu medyamızın eksik olduğunu hissederek küçük çapta başlattığımız FM Radyomuz inanılmaz bir ilgi görünce işi büyütmek zorunda kaldık. Yanımızda, ailemizden sayılan Doğukan Manço’nun da bu konudaki eğitimiyle yer alması Lale Manço’nun manevi destekleri ve Türkiye’den çok önemli isimler derken iş büyüdü.

NK- Hem ev hanımlığı hem iş, hem anneliği birarada nasıl götürebiliyorsunuz.?

Ben pozitif bir insanımdır. Yaşamımda hep Pollyanna oldum. Öğrenmeye açım, uykudaki zamanıma bile acıyan bir insanım. Her sabah 5’te güne başlarım. 6’da kendimi bahçeme atar ve güneşin doğuşunu seyrederek 1 saat koşarım. Rengi, hayatı çok seven aldığım her nefes için doğaya teşekkür eden bir kişiliğim var. Bütün önemli kararlarımı sabah güneşin doğuşunda koşarken veririm. Sabah koşularım kendi kendimle toplantı ve karar anlarımdır. Spor hayatımdaki en önemli şeylerden bir tanesidir. Günümün en az 2-3 saatini mutlaka sporla geçiririm. İyi bir golfcüyüm.İyi bir tenisçiyim. 3 sene önce genç Fransız tenisçi Rachel’i yendim. Türk basını ve Turkish NewYork’ta haber olmuştu. Body, dans sınıflarına girerim. O yüzden beynimin normalden biraz daha fazla çalıştığına inanırım. Evim,özelim hayatımda her şeyin önünde gelir. Şu anda annesiyle gurur duyan 22 yaşında bir erkek evlada sahip olmanın keyfini yaşıyorum. Brezilya Kızılderelisi de şeker bir gelinim var. Dünyaya sevgiyle bakan, her canlının yaşam hakkına saygı duyan herkesin, başarılı bir iş kadını,iyi bir anne,iyi bir eş,iyi bir dost olacağına inanıyorum.

NK- Şu sıralar bir filmde başrol oynadıgınızı biliyorum. Biraz filmden bahseder misiniz.

Sekiz senede senaryosu tamamlanmış ,  üç  profesörün hikayesi  olan bir film. Ben tarih profösörünü oynuyorum.

Öyküde üç bilim insanından biri olan Tarihçi Sevim Solmaz (Sevi Sarı), Amasyalıdır. Şehrin doğasıyla ve tarihiyle bütünleşen Sevim (Sevi Sarı) İstanbul’daki diğer iki bilim insanı Devinim ve Dilek ile ortak yazdığı ‘Karanlıkta Makyaj’ kitabına Amasya’dan katılıyor. Dilek ve Devinim öykünün akışı içinde Amasya’ya geliyorlar. Ve onlar da şehrin tarihinden ve doğasından edindikleri hisleri ve bilgileri kitaplarına aktarıyorlar. Kısaca ana tanrıçanın şehrinden, Amasya Genelgesine kadar oluşan birçok tarihi bilgilerin belleklerinde maddeye dönüşümlerini üç bilim insanı ‘Karanlıkta Makyaj’ kitabına aktarıyorlar.

NK- Sizce her başarılı kadının arkasında da bir erkek mi vardır?

Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır; ama kadınlar için aynı şeyi söyleyemem. Düşündüğüm her kararı uygulayabilme şansım olsaydı çok daha önemli yerlerde önemli imzalarım olurdu. Kanada gazetelerinin birinde kendi hakkımda bir yazı okumuştum. Yazı şöyleydi: Sevi Sarı’yı uzayda elinde Türk bayrağıyla görürsek şaşırmayız. Şaka bir tarafa evet sadece kendi kararlarımla hareket edebilseydim bunu da yapardım.

NK – Türklerin Amerika’da başarılı olmaları konusunda en etkili neden hangisidir.?

Daha zor şartlarda çalışmaya razı olurlar, çok daha uzun saatler çalışırlar, daha tutumlular ve artırdıkları paralarla iş kurarlar ve yatırım yaparlar, girişimcidirler.

NK – Real Estate işi ile uğraştiginizi biliyoruz. Bize emlak alarak Amerika’da nasil Green Card sahibi olunur açıklarmısınız?

Bu sorunun cevabini www.SeviAmerika.com websitemde cok detayli olarak bulabilirsiniz.

NK -Bu kadar meşguliyetten sonra son olarak yaptiginiz Uluslararasi temsilcilik isinden soz eder misiniz.

Çok enteresan güzel bir is yapıyorum şu anda , ABD Hükümetinin desteklediği sayılı projelerden bir tanesinin Uluslar arası  temsilcisi oldum ve belki biraz net bir söz olacak, GREEN CARD dağıtıyorum..!

Dağıtıyorum derken kimse yanlış anlamasın, şartları olan bir program çerçevesinde isteyene Yeşil Kart alma olanağı sunuyorum.

Bu Green Card konusu ABD de yaşayan, yaşamayan herkesi çok ilgilendirmektedir ve çok önemli bir alan, lütfen biraz açabilir misiniz.?

Çok kısa ve net bir cümle ile başlamak istiyorum.

Florida Disney World’de güzel bir cennet yaratmışlar, buraya yatırım yapmanız sizi ailece Yeşil Kart “GREEN CARD” sahibi yapıyor..!

En güzel yanı Amerika hükümetinin desteklediği büyük projelerden birisi olduğu için en güvenli yol.

Bu yatırımın oluşabilmesi ne kadarlık bir külfet gerektiriyor?

Aslında külfetten ziyade bu bir altın yumurtlayan tavuk gibidir.  500 bin Dolarlık yatırım ile Green Kart sahibi olabiliyorsunuz. Ve her ay gelir getiren bir avantaja sahip oluyorsunuz.

Coğrafi açıdan bakıldığında yılın hangi ayları size bir avantaj sağlıyor ? – Buraya yapılan yatırım çok özel , Disney’e çok yakın olma avantajının yanı sıra, 12 ay hiç aralıksız size kar getiren bir yatırım.

NK- Bundan sonraki projeniz nedir?

Yaptığım her işte para kazanırken keyif alarak çok mutlu olacağım işlere ağırlık vermek. Sanatsal işler çok güzel. Bunun yanında başarılı iş kadını lakabıyla büyük ve önemli şirketler adına uluslar arası seyahatler ediyorum. Onlara ağırlık vermek. Son olarak Hindistan’daydım. Hem para kazanmak hem değişik kültürler tanımak çok keyifli. Dünyanın her köşesini görmek her kültürü tanımak istiyorum. Eşime destek oldum, çocuğumu büyüttüm. Artık sıra kendi içimdeki çocuğu büyütmekte…

http://arsiv.kadincadergisi.com/green-card-dagitan-turk-kadini.html

Leave a Reply